Kayıp Camiiler
29 Aralık 2013 Pazar
30 Kasım 2012 Cuma
Hatuniye (Fatma Hatun) Cami-i Şerîfi
Müfid Yüksel
Eski Kaynaklarda Mimar Sinan yapısı olduğu kaydedilen camiSamatya’daSulu
Manastır yakınlarında Sancaktar
Hayrettin Mahallesinde Orgeneral
Abdurrahman Nafiz Gürman caddesinde, 1070 Ada, 3 Parselde bulunmaktaydı.
Sâ’îÇelebî’nin Mimar Sinan ve Eserleri ile ilgili
Tezkiretu’l-Bünyân adlı eserinde câmiler listesinde 16. Sırada ve “Hamâmî Hatun
Camii Sulu Manastır Kurbunda” şeklinde yer verilmiştir.(Sâ’îÇelebî,
Tezkiretu’l-Bünyân, 1315:29) Buna göre
cami Mimar Sinan’ın inşâ ettiği camiler meyanındadır.
EvliyâÇelebîSeyahatnâmesi’nde
Hatun Camii adı ile kaydedilmiştir.
“Sulu Manastır hammâmıHâtûncâmi‘i:
Mi‘mârSinânbinâsıdır. Üsküblü Çeşmesi dibinde yedi yol ağzı ki islâmbol içre bu
gûne yedi râh cem‘ olmamışdır,” (EvliyâÇelebîSeyahatnâme,Topkapı (Bağdat)
Kütüp. No:304/89b; Süleymaniye(Pertev Paşa) Kütüp. Nüsh.458/85a; Yapı Kredi
Yayını, 1/139; Demircanlı, 1989:108)
Bu cami ile alakalı
Ayvansarâyî’nin, Hadîkatu’l-Cevâmi’inde şu mâlumât yer almaktadır:
“Hatuniye Mescidi
Bâniyesi El-Hâcce Fatima
Hâtundur ki, kendi dahi anda medfûne olup, ittisâlinde mektebi dahi
vardır.Mahallesi vardır der kurb-ı Samatya. RahmetullahiAleyha, رحمة الله عليها “ (Ayvansarâyî, Hadîka,
1231:52). Mahallesi yokdur. Der Kurb-ı Samatya”(Ayvansarâyî, Hadîka, 1281:1/104;
Galitekin Yayını, 2001:149)
Aydın Yüksel’in, Osmanlı
Devri MimârisindeKanûnîSultan Süleyman Devri’nde, Evliya ÇelebîSeyahatnâmesi’ndeki
kayda dayanarak Hamâmî Hatun Camii başlığı ile yer almıştır. Aydın Yüksel’e
göre, 1950’de harap halde iken vakıflar idaresi tarafından bir Alman’a
satılmış. O da yerine apartman yaptırmış.(Yüksel, 2004:147) Tahsin Öz’e göre de
arsası satılmış.(Öz, 1997:1/69). Oysaki Cumhuriyet Gazetesinin 21.10.1937
Tarihli saysının 8. Sahifesinde bu cami ile ilgili vakıflar idaresi kaynaklı
şöyle bir satış ilanı yer almıştır.” Samatya Ağa Hamamı Caddesinde Tramvay yolu
üzerinde bermuceb-i çap 918,44 metro murabbaında (Metrekare) bulunan Hatuniye
Camii arsası ile mevcud enkazı”
Cami ile ilgili A. Süheyl
Ünver arşivinde 1931 tarihli bir fotoğraf yer almakta. Fotoğrafta cami
harabe/enkaz halinde, minaresi ise külah kısmına değin sağlam ayakta
gözükmektedir.Minare kemerli ve taş örgülü bir kaide üzerinde, şerefeye kadar
kalın ve sıvalı bir şekilde, şerefeden sonrası ise daha ince sıvalı olarak
devam etmektedir. Fotoğrafın arkasında da el yazısı ve arabi harflerle ile
“Samatya’da Ermeni Kilisesi civarında, ismi mâlum olmayan câmi harâbesi
1931” kaydı yer almıştır. (S. Ünver
Arşivi, Süleymaniye Kütüp. Dos.240/25). Ayrıca Ekrem Hakkı Ayverdi’nin İstanbul
Vakıfları Tahrir Defterindeki notunda bu camiin bâniyesi ile Mihrişah
Hatun/Hacı Kadın ile bir şekilde karıştırılmış (İstanbul Vakıfları Tahrir
Defteri, 953/1546 Tarihli, 1970:370)
Bibliography
Ayvansarâyî, Hafız
Hüseyin, 1231. Hadîkatu’l-Cevâmi’, Yazma, Müstensih: Hattat Mustafa Râkım,
İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Yazmaları, TY 8872
Ayvansarâyî, Hâfız
Hüseyin, 1281. Hadîkatu’l-Cevâmi’, Cilt. 1-2, Matbaa-i Âmire, İstanbul
Ayvansarâyî, Hâfız
Hüseyin, 1987. Hadîkatu’l-Cevâmi’, Cilt. 1-2; Hazırlayan: İhsan Erzi, Tercüman
Yayınları, İstanbul
Ayvansarâyî, Hâfız
Hüseyin, 2001.Hadîkatu’l-Cevâmi’, Hazırlayan: A. Nezih Galitekin, İşaret
Yayınları, İstanbul
Demircanlı, Yüksel
Yoldaş, 1989. İstanbul Mimârisi İçin Kaynak Olarak Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi,
Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, İstanbul
Evliyâ Çelebi,
Seyahatnâme,Yazma Nüsha, Topkapı Sarayı (Bağdat) Kütüp. No:304; Süleymaniye
(Pertev Paşa) Kütüp. No:458; Yapı-Kerdi Yayınları, Haz.: Robert Dankoff-Seyit
Ali Kahraman-Yücel Dağlı,İstanbul
Fatih Camileri, 1991.
Fatih Camileri Ve Diğer Tarihi Eserler,Türkiye Diyanet Vakfı Fatih Şubesi
Yayınları,İstanbul
İstanbul Vakıfları Tahrîr
Defteri, 953/1546 Tarihli, Neşredenler: Ord. Prof. Ömer Lütfi Barkan-Ekrem
Hakkı Ayverdi, İstanbul Cemiyeti Neşriyatı, 1970. Baha Matbaası, İstanbul
Öz, Tahsin. 1997.
İstanbul Camileri, Cilt.1-2, 3. Baskı, TTK. Yayınları, TTK. Basımevi, Ankara
SâîÇelebî, 1315. Tezkiretu’l-Bünyân,
Mimar Sinan Yapıları, İkdâm Matbaası, İstanbul
Yüksel, İ. Aydın, 2004.
İstanbul MimârisindeKanûnî Sultan Süleyman Devri, İstanbul, IV. Cild, İstanbul
Fetih Cemiyeti Yayınları, İstanbul
27 Kasım 2012 Salı
Samatya Hatuniye Mescidi' nin Tarihi
CAMİNİN YAPILIŞ ÖYKÜSÜ
Muhterem pederleri Hüseyin Efendi Hazretleri Samatya yakınında Agâhamam mevkiinde Hâtuniye Camii imamı âlim, fâzıl bir zât imiş, vefat ettiğinde muhterem zevcesi Hanife Hanım, 12 yaşına oğlu Muhammed Şemseddin ve 7 yaşında kızı Emine Makbûle Nüzhet yalnız kalmışlar.
İstiklâl harbine rastlıyan bu yıllarda, yoksulluğun milletimizin üzerine çöktüğü o günlerde, babaları hasta yatağında iken, ekmeğin bile bulunamadığı bu anda bu muazzam zât okul çantasına kuruyemiş külâhlarını doldurup, daha imkânlı olan subay çocuklarına, onları birer dilim ekmek karşılığında verip, hergün eve bir çanta ekmek getiriyor. Babası vefat ettiğinde bir ev alacak kadar ticaretten para biriktirdiğini bizzat kendisinden duymuştum.8-10 yaşlarında, âilesinin maddi yükünü ve hayatı boyunca insanların ma'nevi yükünü yüklenen bu zat, babasının vefatından sonra 13 yaşında Hâtuniye Camii'ne imam oluyor. Bu ilk vazifesini üstlendiği Hâtuniye Camii'nin tarihçesinin muhterem kız kardeşi Nüzhet Hanımefendi şöyle anlattılar : '' İstanbul'un Samatya Agâhamam semtinde, el emeği göz nuru ile geçimini temin eden ve sevab yapmayı seven bir hanım saraya meshup bir zâtın yaptırdığı câmiye teberruda bulunuyor .O şahış; ''Lütfen teberrunuzu geri alın, ben yaptırdığım cami'in hayrına kimsenin hissedar olmasını istemiyorum“ deyince, hanım, “ Bir şartla geri alırım, benim içinde bir câmi yaptırırsanız” diyor. Hanım o gece rüyasında, şöyle görüyor: Birisi ona; “ Sen neden başkasına müracaat ediyorsun, bahçenin köşesinde altın gömülü, onu çıkar bir câmi yaptır” der. İşte bu câmi o hanım tarafından yaptırılmış ve Hâtuniye Camii adını almıştır.Bu muhterem hanım da aynı arsanın bir köşesinde medfûn imiş. Birinci Cihan Harbi öncesinde, dış mihrakların tahriki ile, bazı ekalliyet Samatya semtinde bir baskın düzenleyip birçok vatandaşımızı katlettiğinde; Hüseyin Efendi Hazretleri bu hâdiseden birkaç gün önce rü’yasında bu hanımı görüyor; “ Bu hafta sen cami’e gitme” diyor, böylece o katl-iâmdan kurtuluyor. Maalesef bu kıymetli cami, sonradan bazı kadirbilmez kişiler tarafından yıktırılmış. “
SAMATYA HATUNİYE MESCİDİNİN VARLIĞINA DAİR BAŞKA BİR KANIT
Samatya Hatuniye (Hacce Fatma Hatun) Camii' si büyük bir vakıf arsasıymış.
Belgesi eski haritadan alınmıştır.
Samatya Hatuniye Mescidi bir Mimar Sinan eseri olmasına rağmen İstanbul’ da ki büyük depremde oldukça zarar gören cami mahalle sakinleri tarafından ancak basit bir yapıyla yapılmış olup daha sonra Osmanlı belgelerinden anlıyoruz ki camii tamiri için devletten para istenmiş ancak yapılamadan yıkılmıştır.
Camii enkazı uzun bir zaman öylece yerde kalmıştır. Minaresi de uzun bir müddetten sonra yıkılmıştır. Caminin enkazı 1937 de Cumhuriyet Gazetesinde yer alan ilanla satılmış olup arsası da özel kişilere satılmıştır.
Soldaki resim mermerden yapılmış bir sütundur. Bu sütun Hatuniye mescidinden kalan tek bir parça örneğidir. Bu sütun Hatuniye Mescidi yıkılınca galiba uzun olduğundan komşu apartmanın bodrum katında duvar arasında kalmış olup üzerine beton atılmış bugüne kadar kalmış Hatuniye mescidinin tek bir parçasıdır. Fotoğrafı çekilip belgelenmiştir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)